05
Ocak
2024
Üniversitemizde Uluslararası Hukuk Açısından Filistin Sorunu Konferansı Gerçekleştirildi

Dünyanın gözleri önünde yaşanan İsrail’in Filistin’i işgalini durdurmak üzere uluslararası hukukun yapabilecekleri hususunda üniversitemiz öğrencilerini bilinçlendirmek için üniversitemizde  “Uluslararası Hukuk Açısından Filistin Sorunu” adlı konferans gerçekleştirildi. Üniversitemizin Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonunda Prof. Dr. Berdal Aral’ın sunumlarıyla gerçekleşen programa Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. İdris Demir, üniversitemiz akademisyenleri ve birçok öğrenci katıldı.



Programın açılış konuşmasını yapan Rektör Demir; Filistin konusunda öğrencilerimizin yaşananları daha doğru değerlendirebilmeleri ve orada gerçekleşen katliamı normalleştirmeye çalışan fikirlere karşı olayları daha bilinçli bir şekilde yorumlayabilmeleri açısından düzenlenen bu konferansın özellikle önem arz ettiğini ifade etti. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdal Aral “İsrail'in işgal politikaları Filistinlilerin "kendi kaderini tayin" hakkına engel oluyor” Aral, İsrail'in işgal politikaları nedeniyle Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının engellenmesi sorunu çözülmeden bağımsız Filistin devleti kurulamayacağını belirterek, şöyle devam etti:
"İsrail, yasa dışı yerleşim yerleri, Filistinlilere ait toprakların gasp edilmesi, evlerin tamiratına izin verilmemesi, Filistinlilerin keyfi şekilde evlerinden çıkartılması, kontrol noktalarıyla seyahat özgürlüğünün kısıtlanması, haksız hapis cezaları ve hapishanede işkence gibi uygulamalarla sadece insan hakkı ihlali değil insanlığa karşı suç işliyor." İsrail tarafından 2002'de inşa edilmeye başlanan ayrım duvarının insanlığa karşı savaş suçu olduğunu anımsatan Aral, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) 2004'te, uluslararası hukuka ve self-determinasyona aykırı olduğu gerekçesiyle uygulamanın sonlandırılması ve Filistinlilere tazminat ödenmesi yönündeki görüşüne dikkati çekti.
Aral, Filistinli mültecilere ülkelerine geri dönüş hakkının kullandırılmadığını aktararak, "İşgal edilen topraklardan zorla çıkarılan insanlar, o topraklarda yaşayan halkın bir parçası ve uluslararası hukuka göre geri dönüş hakları her zaman var." diye konuştu.



"İsrail'in 1948'de elde ettiği topraklar da hukuka aykırı"
Aral, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK), İsrail'in 1967'de Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze, Mısır'daki Sina Yarımadası ve Suriye'deki Golan Tepeleri'ni işgal etmesinin ardından aldığı 242 sayılı karara atıfta bulunarak, "Kararda İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesi isteniyordu. İsrail bu topraklardan çekilmedi. İşgal altındaki tüm Yahudi yerleşim birimleri uluslararası hukuka aykırı." şeklinde konuştu.
Uluslararası toplumun da İsrail'i 1967'de işgal ettiği topraklar nedeniyle "işgalci ülke" statüsünde kabul ettiğini kaydeden Aral, "Uluslararası hukuka göre askeri güç kullanarak toprak elde etmek yasaklanmıştır. Herhangi bir devletin askeri güç veya askeri güç tehdidiyle bir devletin ya da topluluğun toprağını işgal etmesi söz konusu olamaz. Bu bağlamda 1948'de İsrail'in elde ettiği topraklar da uluslararası hukuka aykırıdır." değerlendirmesinde bulundu.
 "Tüm Filistin Filistinlilere ait olmalı"
Aral, self determinasyonun, en temel haliyle belli bir bölgenin kaderine orada yaşayan halkın karar vermesi ilkesi olduğunu dile getirerek, "İsrail'in bir devlet olarak ortaya çıkması, Filistin halkının self determinasyon hakkının gasbıyla oldu. Sömürgecilik bağlamında incelendiğinde tüm Filistin sömürgeleştirildiği için mücadele Filistin'in tümünde yapılmalı. Tüm Filistin Filistinlilere ait olmalı." görüşünü paylaştı.
Filistin'in durumunu Fransa tarafından işgal ve ilhak edilen Cezayir'e benzeten Aral, şunları aktardı:
"Cezayir'in bağımsızlık mücadelesi başladığında 10 milyonluk ülkede 2 milyona yakın Fransız yaşıyordu. Fransızlar Cezayir'i kendi ülkeleri gibi görüyordu. Bu mücadele sırasında Cezayir halkı, Fransa'nın bütün rüşvetlerine, kurnazlık ve kumpaslarına karşı hiçbir anlaşma yapmadı. 'Tüm Cezayir bizim olacak.' dediler ve 1962'de zafere ulaştılar. Filistin ile ilgili durum da bu."
"Uluslararası hukuk bağlamında Filistinlilere destek olunmalı"
Prof. Dr. Berdal Aral, Filistin'in 1988'den bu yana bir devlet olduğunun ve aynı zamanda Birleşmiş Milletlere (BM) üye olmayan gözlemci devlet statüsünde bulunduğunun altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
"Filistin devleti zaten mevcut ama işgal altında bir devlet. Bu devletin sınırları, en azından Doğu Kudüs, Gazze ve Batı Şeria'yı kapsıyor fakat bugünkü haliyle iki devletli çözüm olarak önerilen şeyin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Filistin'de birçok Yahudi yerleşim yeri var, kontrol noktaları var, ayrım duvarı var. Bu şartlarda Filistin'den bağımsız bir devlet çıkartma şansınız yok."
Filistinlilere, uluslararası hukuk alanında destek olunması gerektiğine vurgu yapan Aral, sözlerini şöyle tamamladı:
"Filistin'e ekonomik, sosyal, askeri destek sağlanmalı, İsrail'e karşı kapsamlı ambargo uygulanmalıdır. Başta İslam İşbirliği Teşkilatı ve BM Genel Kurulu bu konuda harekete geçirilmelidir. İslam dünyası bu konuda etkili çalışma yürütürse Afrika Birliği de Güney Amerika Uluslar Birliği de bunu destekleyecektir çünkü bu vicdani ve evrensel bir meseledir" dedi.