Yaptığı çalışmalarla bilim dünyasına katkı sunmayı amaçlayan üniversitemiz, kazı çalışmalarıyla da tarihimize ışık tutmaya devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile üniversitemizin ortak projesi olarak gerçekleştirilen Şanlıurfa Kalesi Kazıları, Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülriz Kozbe başkanlığındaki bir ekiple devam ediyor. 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı kararıyla kazılar kapsamına alınan Şanlıurfa Kalesi Kazıları, aynı yıl içerisinde 12 aylık kazı niteliği de kazandı. 7 Temmuz 2021 tarihinde başlayan ve yıl sonuna kadar devam etmesi planlanan kazı ekibinde Üniversitemiz Sason Meslek Yüksekokulu öğretim elemanlarından Öğr. Gör. Akarcan Güngör ve Öğr. Gör. Eyüp Caner de yer alıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Şanlıurfa Valiliği, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Eyyübiye Belediyesi ve Batman Üniversitesinin ayni ve nakdi destekleri ile devam eden çalışmalar, kazı ve restorasyon/konservasyon çalışmaları olarak iki koldan yürütülüyor. Kazı çalışmaları, şehrin simgelerinden biri olan Anıt Sütunların da yer aldığı anıtsal yapı kalıntılarının bulunduğu iki farklı alanda gerçekleştirilirken restorasyon çalışmaları ise kalenin en batısındaki Batı Burcu başta olmak üzere ivedilikle müdahale gerektiren çeşitli noktalarda devam ettiriliyor. Arkeolog, sanat tarihçisi, mimar ve restoratörlerden oluşan kazı ekibine başkanlık eden Prof. Dr. Gülriz Kozbe, amaçlarının yazılı kaynaklardan takip edilen bilgileri arkeolojik kanıtlarla ortaya koyarak gerek kalenin gerekse Urfa şehrinin ve içinde bulunduğumuz bölgenin tarihini daha detaylı tanımlayabilmek olduğunu söyledi. Kozbe, günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlendirilen Balıklıgöl Havzasında yer alan Şanlıurfa Kalesinin Hellenler, Seleukoslar, Yerel Osrhoene (Edessa) Krallığı, Romalılar, Doğu Romalılar, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Zengiler, Selçuklular, Eyyubiler, Memlükler, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar gibi birçok yüksek uygarlığa ev sahipliği yaptığının da yazılı kaynaklar tarafından bilindiğini ifade etti.